Îmânını tazele

İmâm-ı Rabbânî ki, çok büyük evliyâdır.

Bir gence nasihatte, şöyle buyurmaktadır:.

Ey oğlum, yaradılış gayemiz şu ki bizim,

Sadece Rabbimize ibâdet eyleyelim.

Lâkin görüyorum ki, bir gevşeklik ve gaflet,

İçinde, çok insanlar yapmıyorlar ibâdet.

Uyanmamız lâzımdır acele bu gafletten.

Yoksa, olmaz kurtuluş ebedî felâketten.

İbâdet yapmamanın, iki sebebi vardır.

Biri, Resûlullaha tamâm inanmamaktır.

Meselâ bazıları, der ki: (Bu ibâdetler,

Sırf arablar içindir, bize değil muteber.

Çöldeki insanların, sağlam olması için,

Namâz emr edilmiştir, içyüzü budur işin.

Spor yapmak, namâzdan elbet dahâ iyidir.

Duş ve banyo, abdestten dahâ fâidelidir.)

İbâdet etmemenin, ikinci sebebiyse,

Bunlara, ehemmiyet vermiyor bazı kimse.

Ya'ni bu emirleri, mevki sâhibi olan,

Kimselerin emrinden, hafif görür çok insan.

Her iki sebeble de, ibâdetten kaçınmak,

Mü'mine yakışmayan, feci bir hâldir ancak.

Ey oğlum, bir yalancı, dese ki gelip yekten:

(Düşman baskın yapacak, bu gece filan yerden.)

İdâreciler, onun yalancı olduğunu,

Bilseler de, yabana atmazlar yine bunu.

Derler ki: (Her ne kadar, o, yalancı ise de,

Getirdiği bu haber, hakîkattir belki de.

Her ihtimâle karşı, uyanık davranalım.

Gereken tedbîrleri, gecikmeden alalım.)

Hâlbuki Resûlullah, açıkça, tekrâr tekrâr,

O sonsuz azâbları bildiriyor âşikâr.

O, sâdık ve emîndir, söylemez asla yalan.

O, hak söyleyicidir, doğru söyler her zamân.

Peygamber olmadan da, doğru ve emîn idi.

Bu yüzden meşhûr ismi, (Muhammed-ül emîn)di.

Şimdi bazı insanlar, Ona inanmıyorlar.

Bir yalancı kadar da, itimât etmiyorlar.

Yâhud inansalar da Onun sözüne, fakat,

Kurtuluş çâresini düşünmüyorlar, heyhât!

Hâlbuki Resûlullah, kurtuluş yolunu da,

Gösteriyor ve lâkin görmüyorlar onu da.

O hâlde o Resûl'e, bir yalancıya olan,

Güven dahi olmazsa, nasıl olur o îmân?

(Îmânım vardır) demek, insanı kurtaramaz.

Yakîn hâsıl etmesi lâzımdır kalbin esâs.

Hücûrât sûresinde buyuruldu: (Muhakkak,

Yaptıklarınızı hep görüyor cenâb-ı Hak.)

Böyle olduğu halde, korkmadan, utanmadan,

Harâm, çirkin işleri yapıyorlar durmadan

Hâlbuki bu işleri görecek olsa biri,

Yapmaktan vaz geçerler böyle çirkin işleri.

O hâlde ey evlâdım, eyle hemen istiğfâr.

Şehâdeti söyleyip, îmân et şimdi tekrâr.)